Fotoğrafın rengine göre düğün fotoğrafçısı seçmek

Instagram’ın da etkisiyle, evlilik hazırlığındaki çiftlerin, düğün fotoğrafçısı seçerken renklerden ve tonlamalardan oldukça etkilendiğini görüyorum. Peki bu güzel renklerin cazibesi, bazı şeylere gözümüzü kör ediyor olabilir mi? Cazip renkli düğün fotoğrafları, fotoğrafçı arayan gelinleri yanlış yönlendirebilir mi?

Bildiğiniz gibi renk ve ton, ışık gibi, kompozisyon gibi, fotoğrafın bileşenlerinden bir tanesi. Kadrajında insan bulunan fotoğraflarda (mesela düğün fotoğrafları), bu bileşenlere poz, ya da an gibi ekler yapmak da mümkün.

karanlık düğün fotoğrafları

Kusursuz bir fotoğraf, bütün bu bileşenlerin ve daha fazlasının ustaca bir araya getirilmesiyle oluşuyor. Ancak elbette, bu parametrelerin 1-2 tanesi eksik kaldığında bile fotoğraf oldukça güzel olabiliyor.

Tonlama, iyi fotoğraflanmış bir karenin oluşturduğu atmosferi tamamen değiştirebilen bir son dokunuş aslında. Fotoğrafçı, vermek istediği duyguyu uygun bir tonlama ile vurgulayabiliyor. İyi fotoğraflarını doğru tonlama ile taçlandıran fotoğrafçı dostlarımı tebrik ediyorum.

Elbette bunda, renklerin psikolojik etkisi yadsınamaz. Malum, beyaz tonlar saflık ve temizlik, turuncu sıcaklık ve romantizm, siyah asalet ve gizem çağrıştırır.

aydınlık düğün fotoğrafları dramatik renkli düğün fotoğrafları

Ancak renk ve tonlamaya, diğer bileşenlere göre hakettiğinden daha büyük değer verilebiliyor. Renk ve tonlama, gelin adayları tarafından fotoğrafta ilk (hatta bazen tek) göze çarpan nokta olabiliyor. Hatta sıradan bir fotoğraf, sırf renklerin ve tonlamasının uyandırdığı duygu sayesinde, çiftlerin gözünde birden değer kazanabiliyor.

Oysa tonlama, fotoğrafta belki de kontrolü ve manipülasyonu en kolay olan bileşen. Doğru kompozisyon, doğru an, ya da doğru poz, sadece fotoğrafın çekildiği anda elde edilebiliyor. Işığa da fotoğraf düzenleme programları sayesinde yapılabilen müdahalenin bir limiti var.

Öte yandan, fotoğrafın renklerini, özellikle de tonlamasını, sonradan değiştirmek, günümüz teknolojisiyle çok kolay bir hale geldi. Hatta Instagram filtreleri sayesinde, fotoğraf konusunda hiç tecrübesi olmayan bir kişi bile, tek dokunuşla fotoğrafın bütün atmosferini değiştirebiliyor. Mavi bir gökyüzü, gün batımında bulabileceğiniz turuncuya, yeşil yapraklar sonbahar tonlarına, kolayca dönüştürülebiliyor.

Fotoğrafçıların elinin altında ise, çok daha profesyonel, fotoğrafçıya çok daha fazla kontrol imkanı sunan filtreler mevcut. Internetten kolaylıkla satın alınabilen Lightroom preset’leri, tek bir dokunuşla yüzlerce fotoğrafa romantik, melankolik, ya da rüyadaymış hissi veren bir atmosfer katabiliyor.

Elbette fotoğrafçılar, bu filtrelerin ayarlarını değiştirerek, kendi tonlama standardını da oluşturabiliyor. Ancak internette gördüğüm kadarıyla, bazı düğün fotoğrafçıları, filtreleri neredeyse olduğu gibi kullanmayı tercih ediyor. Kullanılan dış çekim mekanları ve çiftlere verdirilen pozlar da neredeyse standart olunca, bütün düğün fotoğrafları aynı görünmeye başlıyor.

Öyle ki, internette karşılaştığımız yüzlerce farklı düğün fotoğrafının hepsini aynı fotoğrafçı çekmiş, aynı kişi düzenlemiş sanıyorsunuz. Bir noktadan sonra, bu fotoğraflar arasındaki tek fark, çiftlerin sureti haline geliyor.

Her yıl belirli renklerin ve tonların moda olması, işleri daha da ilginçleştiriyor. Bu senenin gelin adayları, günümüzde moda olan, dramatik toprak tonlarında sunulan fotoğraflarla bol bol karşılaşıyor. Oysa sadece 1-2 sene öncesinin düzenleme trendi, pırıl pırıl, aydınlık, beyaz ağırlıklı düğün fotoğrafları üretiyordu. Ondan önce, 35mm film ile çekilmiş hissi veren mat fotoğraflar vardı.

Fotoğrafçılar, kitleler halinde, o günün popüler tarzlarına adapte oluyorlar. Bundan iki sene sonra nasıl bir tonlamanın talep göreceğini kestirmek zor. Ama bugün beğenilen tonların yakın zamanda demode olacağı öngörülebilir.

Elbette, eğer düğün fotoğraflarını sadece Instagram ve Pinterest’te paylaşmak için çektiriyorsak, bu durum bir sorun teşkil etmiyor, hatta amacımıza daha uygun oluyor. Sonuçta, fotoğrafların sosyal medyada yaşadığı kısacık zaman dilimi içinde, günün trendlerine uygun olması daha çok tercih ediliyor.

Oysa düğün fotoğraflarının amacı, o özel günün anılarını uzun yıllar saklamak değil mi? Düğün fotoğraflarını, ileride o günkü mutluluğumuzu tekrar hatırlamak, hatta çocuklarımızla, torunlarımızla paylaşabilmek için çektirdiğimizi unutuyor muyuz? Fotoğraf asıl varlığını ve değerini, sosyal medyanın öğütücü dünyasının ötesinde, belki bir albümün sayfasında sürdürmüyor mu?

Düğün fotoğrafçısı arayan çiftlerin, tonlamadan kaynaklanan çekiciliğin etkisini kısa sürede atlatarak fotoğrafın kendisine bakması daha doğru olmaz mı? Mesela toprak renkli düğün fotoğrafları moda olmaktan çıktığında, fotoğraf hala güzel kalacak mı? Tonlarıyla öne çıkan bir fotoğrafın, farklı renklerde, (hatta siyah beyaz) versiyonunu hayal edebiliyor muyuz? Aynı fotoğraftan, bu hayal ettiğimiz hali ile, yine benzer şekilde etkilenebilecek miyiz?

TAGS:

ÖNCEKİ YAZI
SONRAKİ YAZI

Bu yazıda en çok ilginizi çeken şey ne oldu?

TYPE & HIT ENTER