Düğün hikayesi nedir, ne değildir?

ÖZET (TL/DR): Bu yazıda, düğün hikayesinin video mu fotoğraf mı olduğunu, düğün hikayesi ve belgeselinin aynı anlama gelip gelmediğini, örnekleriyle anlatıyorum. Eğer siz düğün hikayenizi çektirmek için bir fotoğrafçı arıyorsanız ve bu yazıyı okumakla zaman kaybetmek istemezseniz, çalışmalarım hakkında bilgi alıp müsaitliğimi öğrenmek için bu linkte tıklayabilirsiniz.

Türkiye’den başka hiç bir ülkede düğün hikayesi adı verilen bir çekim türü olmadığını biliyor muydunuz?

Bunu isterseniz siz de test edebilirsiniz. Arama motorlarına “wedding story” yazınca, sadece Türk fotoğrafçılar ile karşılaşıyorsunuz. Diğer terimlerin ise açıklamalarını ve temsilcilerini yurt dışında da görebiliyorsunuz.

Peki nedir bu, ülkemizden başka hiç bir yerde bulunmayan düğün hikayesi?

Düğün hikayesi, fotoğraf ya da video ile tüm düğün gününün anlatılması anlamına gelir. İşte bu teriminin tanımı, ve doğru bilinen yanlışlar.

Nedir bu düğün hikayesi dedikleri?

Yurdumuzda  “düğün hikayesi” terimi ilk kez kullanıldığında, sadece gelin-damat pozlarının değil, tüm düğün gününün fotoğraflanması anlamına geliyordu. O günün tamamı, güzel ve anlamlı bir algı oluşturacak şekilde fotoğraflanıyor, ve fotoğraf olarak sunuluyordu.

O zamanlar olduğu gibi bugün de bu çekimler, pozların yanı sıra, gelin ve damadın hazırlıklarını, evden çıkışı, nikahı, ve gün içindeki diğer önemli anları içeriyor. Bunlara ek olarak, yakın aile ile fotoğrafların çekimi, düğün eğlencesindeki çekimleri, ve hatta bazen after party çekimi de kapsama eklenebiliyor.

Yani dış çekim sadece gelin ve damada poz verdirmekten ibaret iken, düğün hikayesi bununla sınırlı kalmayıp, tüm düğün gününü anlatıyor.

Bu arada, bazı kaynaklarda düğün hikayesi ile düğün belgeseli terimlerinin, sanki aynı anlama geliyormuş gibi dönüşümlü kullanılması sizi yanıltmasın.

Çünkü her düğün hikayesi belgesel yaklaşımla çekilmek zorunda değil. Şurada açıkladığım gibi, belgesel düğün fotoğrafçılığı, hikaye anlatımındaki yaklaşımlardan sadece bir tanesi. Düğün hikayeleri, diğer bir yaklaşım olan fine art bakış açısıyla da pekala fotoğraflanabiliyor.

Düğün hikayesi konusunda yanlış anlaşılan diğer bir konu daha dikkatimi çekiyor; bu hizmet videodan ibaret sanılıyor.

Oysa düğün videoları henüz popüler olmamışken bile başarılı hikaye fotoğrafları çekiliyordu. Zaman içinde düğün videoları da gelişen teknolojinin yardımıyla yaygınlaştı, ve hikayeyi anlatmanın başka bir yolu haline geldi.

Günümüzde ise düğün hikayesi dendiğinde bazı çiftlerin ve fotoğrafçıların aklına video geliyor. Öyle ki, bazen bana ulaşıp düğün hikayesi istediğini söyleyen çiftlerin, aslında düğün günü videosunu kastettiklerini gözlemliyorum. Bu çiftlerin, düğün hikayesi olarak sadece düğün videosu örnekleri görmüş olduğu anlaşılıyor.

Peki ama, neden bazı fotoğrafçılar, düğün hikayesi olarak sadece video örneklerini sergiliyorlar?

Düğün hikayesi fotoğraf mıdır yoksa video mu?

Fark ettiyseniz, yazının başında düğün hikayesini tanımlarken, güzelliğe ve anlama vurgu yapmıştım. Eğer gün boyu poz verdirmeden çekilen fotoğraflar, özenilerek çekilmemişse, çok da estetik görünmüyor.

Mesela gelişigüzel çekilen gelin hazırlık fotoğrafları, bakınca bir duygu uyandırmayan insan kalabalıklarını, ya da zoom’lanmış kaş-göz-kirpik manzaralarını gösteriyor. Hazırlıklar sırasında duygu, anlam ve estetiği bir arada taşıyan kareler yakalamak, kolay yapılabilen bir şey değil.

Ama videoda görüntü çok kısa bir süre ekranda kaldığı için, kusurlar fazla göze batmıyor. Hele de arkada çalan güzel bir müziğin oluşturduğu atmosfer, ağır çekimde izlenen videoyu bambaşka bir hale getiriyor. Eğer kadrajda güzellik, anlam ve duygu eksik ise bile, seçilen müzik ve ağır çekim gösterim, eksik olan bu algıyı videoya katıyor.

Bunu test etmek için, bir düğün videosunun özellikle hazırlıkları gösteren kısmını izlerken, sesi tamamen kısmayı deneyebilirsiniz. Müziği alınca, bu anlardaki duygu birden bire ortadan kaybolmuyor mu?

İşte bu yüzden, bazı fotoğrafçılar düğün hikayesi olarak sadece, müzikle harmanlanmış videolar paylaşıyor. Oysa düğün hikayesi fotoğrafları, özenilerek ve düşünülerek çekildiğinde, çok çarpıcı, çok duygu dolu olabiliyor. Bunun örneklerini blogumdaki düğün hikayelerinde inceleyebilirsiniz.

Elbette düğün hikayesini hem fotoğraf, hem de video olarak çekmek mümkün. Her iki sunumun da büyüsüne inanan çiftler, düğün hikayelerini her iki formatta da çektiriyorlar.

Neden yurt dışında “düğün hikayesi” adında bir çekim türü yok?

Tüm bu bilgilerin ardından, sıra geldi yazının başındaki iddiamı açıklamaya.

Yurt dışında düğün fotoğrafçılığı sadece dış çekimden ibaret değil. Yabancı düğün fotoğrafçıları, neredeyse bütün düğünleri tüm gün boyunca fotoğraflıyorlar.

Amerika kaynaklı ünlü düğün sitesi Wedding Wire, düğün fotoğrafçılarının hizmet süresinin en az 6 saat olduğunu belirtiyor. Bazıları düğün gününde 12, hatta 14 saat çekim yapabiliyor. Avrupa ve Amerika’da çiftler, genelde 8 ya da 10 saatlik çekimleri tercih ediyor.

Bu bilgiyi siz kendiniz de kolayca test edebilirsiniz. Dünyanın her ülkesinden düğün fotoğrafçılarının üye olduğu Mywed‘e girip, İngiltere’deki, Almanya’daki, ya da Amerika’daki düğün fotoğrafçılarını listeleyin mesela.

O sitedeki fotoğrafçıların profillerinde, minimum kaç saat hizmet verdikleri yazıyor. İstisnalar olmakla birlikte, çoğu fotoğrafçının paketlerinin 6 ya da 8 saatten başladığını görebilirsiniz. Ayrıca fotoğrafçıların web sitelerinde yayınladıkları paketlerini ya da bloglarındaki düğünleri incelediğinizde, o gün çekimleri pozlarla sınırlı tutmadıklarını görürsünüz.

Yurt dışında düğün fotoğrafçılığı, düğün gününde hazırlıkları, nikahı, eğlenceyi, ve pozları kapsıyor. Farkındaysanız bu, yazının başında düğün hikayesini tanımlarken bahsettiğim kapsamla aynı. Yani düğün hikayesi dediğimiz, aslında düğün fotoğrafçılığının ta kendisi.

Bu da demek oluyor ki, düğün fotoğrafçılığı yurt dışında zaten düğün hikayesi anlamına geliyor. Dolayısıyla ayrıca düğün hikayesi diye bir terim üretmeye gerek duymuyorlar.

Bizde dış çekim olarak bilinen ve sadece gelin-damat pozlarından oluşan çekim türüne ise, yurt dışında pek “düğün fotoğrafı” denmiyor. Fotoğrafçılar bu tür çekimleri “gelin-damat çekimi” ya da “düğün öncesi çekimi” gibi isimlerle tanımlıyorlar.

Daha önce düğün fotoğrafçılığı terimlerini sorguladığım şu yazımda, bizim de benzer isimler kullanmamızın daha doğru olacağından bahsetmiştim.

Yurdumuzda dış çekimin daha popüler olmasının sebebi nedir?

Peki bizde neden düğün fotoğrafı denince akla sadece dış çekim geliyor? Neden tüm gün düğün fotoğrafını düğün hikayesi diye adlandırmak zorunda kalıyoruz?

Bunun cevabı, tanınmış fotoğraf eğitmeni Yüksel Altun’un Düğün Fotoğrafı Geleneği konulu yüksek lisans tezinde de açıklanıyor. Yüksel Hoca, araştırmasında dünyanın farklı ülkelerindeki uygulamaları inceliyor. Buna göre, batı ülkelerinde düğün fotoğrafçılığının uzun yıllar önce bile farklı bir sektör olduğunu ve bir uzmanlaşma gerektirdiğini anlıyoruz. Dünyada düğün fotoğrafçılığı, portre fotoğrafçılığının yanı sıra, etkinlik, ürün, moda ve foto-muhabirlik gibi dalları birleştiren farklı bir uzmanlık olarak görülüyor.

Türkiye’de ise düğün fotoğrafçılığı, yakın zamana kadar portre ve stüdyo fotoğrafçılığının bir parçası olarak kalıyor. Bilen bilir, 2000’li yıllara kadar çiftler, düğün gününde bir fotoğrafçının stüdyosuna gider, burada pozlar verirlerdi.

Son 10-15 senedir, modaya uyan stüdyolar, gelin-damat çekimlerini de stüdyo dışına taşıdılar. “Dış çekim” terimi de aslında, stüdyo dışında yapılan çekimi tarif etmek için kullanılan bir stüdyo fotoğrafçısı terimi. Ama çekimler stüdyo dışında da olsa, stüdyodaki alışkanlıklar bugün de devam ediyor.

Kaldı ki Türkiye’de, yine diğer ülkelerde bulunmayan bir “mekan fotoğrafçısı” uygulaması mevcut. Neredeyse her düğün mekanı, çiftleri anlaşmalı oldukları bir fotoğraf firmasıyla çalışmaya zorluyor. Bu da çiftlerin, düğünlerine kendi fotoğrafçılarını getirmesini zorlaştırıyor.

Elbette bir de fiyat konusu var. Türkiye’de düğün hikayesi fiyatları, diğer ülkelere göre zaten oldukça düşük. Ama dış çekim sayesinde fotoğrafçılar, aynı gün birden fazla çiftin fotoğrafını çekebildiği için, fiyatları daha da cazip tutabiliyorlar.

Tüm bu etkenlerin birleşmesiyle, Türkiye’de stüdyo kökenli olmayan fotoğrafçılar bile, düğün çekimlerini dış çekim ile sınırlıyor. Bu da düğün fotoğrafçılığının dış çekim ile bağdaştırılması, ve zaten ender uygulanan tüm gün düğün fotoğraflarını ayırt etmek için farklı bir isim kullanılması ile sonuçlanıyor.

Sonuç

Türkiye’de düğün fotoğrafçılığı sonradan geliştiği için, diğer bazı kavramlarda olduğu gibi düğün hikayesi tanımında da bolca yanlış anlaşılma görüyoruz. Daha önceki bir yazımda bu terim yerine “düğün günü fotoğrafları” terimini önermiştim. Bu aynı zamanda, düğün hikayesini video olarak düşünenlere “düğün günü videosu” terimini de kazandırır, ve bazı yanlış anlaşılmaların da önüne geçebilir. O yazının da ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Okumanızı öneririm.